25 Eylül 2011 Pazar

MORGELLONS HASTALIĞI GERÇEK Mİ DEĞİL Mİ?

“Acı çekmek güçlü ruhları ortaya çıkarır; en güçlü karakterler dağlanmış yaralara sahip olanlardır."  -Halil Cibran

Fiberler bir çocuğun dudak lezyonundan alınan örnekte incelenmiştir (200x)

Kırgınlığınız, deri lezyonlarınız, ağrı ve/veya acınız, bütün bunlara ek olarak derinizin altında böcekler dolaşıyormuş gibi bir hissiniz var ise siz muhtemel bir Morgellons hastalığına sahip birey olarak tanımlanmaya adaysınız demektir. Ama uyarmadı demeyin bu şikayetler aslında var olmayabilirler de. Öyle veya böyle inanılmaz veya bilinmez ise de Morgellons gerçek bir hastalık (New Scientist, 15 September 2007, sf. 46).

Yapılar  fiber-benzeri  ya da filamentöz olarak söylenebilir ve  bu hastalığın en dikkat çekici özelliğidir. Ayrıca hastalarda derileriyle ilişkili siyah leke benzeri ve tohum benzeri granüllerin varlığı tespit edilmiştir.

Yukarıda bahsi geçen semptomlara ilaveten fiber veya filament benzeri değişik yapıların deriden çıkması veya deride bulunması 17 yüzyılda doktor Thomas Browne' un araştırmalarına dayanıyor. Bir süre sonra başka hiçbir bildirilen vaka olmayıp hastalık sanki ortadan bir anda kayboluyor ta ki 2002' de bir annenin, çocuğunun deri şikayetiyle çocuğunun Morgellons olduğunu ısrar edene kadar.

2001’de, biyoloji bölümü mezunu olup ev hanımı olmadan önce beş yıl kadar Boston Hastanesi' nde laboratuvar teknikeri olarak çalışan Mary Leitao’ya göre, iki yaşındaki oğlunun dudak altında bir takım yaralar meydana geldiğini gördüğünde ve çocuğunun böceklerden şikayet etmeye başladığında , oğlunun oyuncak mikroskopu ile bu yara üzerinde kırmızı, mavi ve siyah fiber tespit ettiğini belirtiyor. Ayrıca, ardından oğlunu sekiz farklı doktora götürdüğünü; fakat hiç birinin oğlunun şikayetiyle ilintili olabilecek herhangi bir hastalık, alerji veya yolunda olmayan bir bulgu bulamadıklarını da sözlerine ekliyor. Gizemli hastalıkların çözücüsü olarak ün yapmış bir Johns Hopkins pediatristi olan Dr. Fred Heldrich da Leitao‘nun oğlunu incelediğinde Heldrich, çocuğun vücudunda herhangi bir anormal duruma rastlayamadığını ve “psikolojik destek ve tedavi gerekebilir” diyerek durumu psikolojik bir vaka olarak tanımlayıp Leitao’nun çocuğunu “kullanması”ndan tedirgin olduğunu belirtiyor. Psychology Today, Leitao’nun en son danıştığı, çocuğunun kayıtlarını gördükten sonra incelemeyi reddeden ve ismi verilmeyen bir John Hopkins bulaşıcı hastalıklar uzmanının Leitao’ya, ebeveynlerin çocuklarına hastaymış gibi yaklaştığı veya sağlık sektöründen dikkat çekebilmek için çocuğunu hasta edebilen bir psikiyatrik sendrom olan Munchausen's by proxy ‘ye yakalanmış olabileceğini söylüyor. Leitao’ya göre bu psikolojik bozukluk fikri daha sonraları bir çok profesyonel sağlık çalışanıyla da paylaşılmıştır. 

Leitao, uzun süredir oğlu için her yardım istediğinde doktorların kendisine şüphe duyarak yaklaşmalarına alışkın olduğunu belirtirken, oğlunun şu an 10 yaşında ve hala tekrarlanan lezyonlar nedeniyle acı çektiğini de söylüyor. “Doktorlar belki de benim nerotik olduğum savını yineliyorlar” diyen Leitao devam ediyor, “Munchausen Syndrome by Proxy hastalığına yakalanmış olduğumu ileri sürerek oğlumla bir daha ilgilenemeyeceklerini söylüyorlar." Leitao, zamanla oğlunun yaralarının arttığını ve derisinde daha fazla fiberin meydana çıktığını belirtiyor.  Leitao ve Pennsylvania’daki South Allegheny Internal Medicine’de stajyer hekim olan eşi Edward, çocuklarının henüz keşfedilmemiş olan bir hastalığa yakalandığını söylüyorlar. 

Leitao 2002’de Morgellons Research Foundation (MRF) kurumunun sahibi ve 2004’te kar amacı gütmeyen bir kurum olarak resmileşmiştir. MRF, internet adreslerinde amacının, kendi deyimleriyle güzellik bozan ve sakat bırakabilen ve henüz anlaşılamamış bu hastalığa olan duyarlılığın, farkındalığın ve araştırmalar için yapılan bağışların arttırılması olduğunu belirtiyorlar. Leitao önceleri problemi anlayabilen bilim insanları ve doktorlardan bilgi alabileceğini umduğunu belirtirken; aksine, bu hastalığa yakalanan insanların yaşadıkları acılarla, derilerindeki rahatsızlıklarla, nerolojik semptomlarla, aşırı yorgunluk ve kas ağrısı şikayetlerine sırtını dönen doktorlar ile ylıllardır karşı karşıya. 

Tıp literatürünün altı üstüne getirilmiş olsa da Morgellons hastalığı sıklıkla açıklanamayan dermopati veya delüzyonal (delusion) parazitozis (dopamin bağlantılı olabileceğine dair ilginç bir makale)- parazitlerin derilerine zarar verdiğini sanan veya inanan insanlarda görülen psikiyatrik bir hastalık.

Morgellons ayrı ve özgün bir hastalık olarak tanımlanamıyor ve hastalığa ait semptomların kesin bir listesi veya bu hastalığa ait sağlık komiteleri tarafından kabul edilmiş belirli bir tanı bulunmuyor. Hastalar genellikle bir takım iletişim araçları veya internet ile hastalığı kendi kendilerine teşhis ediyorlar.

Bir çok dermatolog bu hastalığın aslı olmadığını söylese de bu hastalığa yakalandığını iddia eden çok sayıda insan olduğu biliniyor ve hastalık için doğru bir bilimsel değerlendirme yapabilmek gerekiyor. Hastalar tarafından yapılan en önemli eleştirilerden biri, danışılan sağlık komiteleri ve bazı biliminsanları tarafından, hastalığa sebep olan henüz tanımlanmamış bulaşıcı veya psikolojik sebeplerin birlikte olabileceği fikrine açık olunmamasıdır. Yine de kesin olan aslında bir çok uzman parasitolog, medikal entomolog ve diğer mikrobiyologların, dikkatlice inceledikleri hastalar sayesinde fiber ve diğer materyalleri gözlemleyebilmişlerdir ve bu semptomlarda biyolojik organizmaların izine rastlanmamıştır. Morgellons hastalığı koşullarının Lyme hastalığına dair açık bir çağrışım yaptığı rapor edilmiş olsa da (Savely et al., 2006, Am J Clin Dermatol, 7:1–6), Morgellons’un doğrulanması için hala yapılması gereken araştırmalara bulunuyor. Ancak tüm bunlardan yola çıkılarak Morgellons hastalığının aldatıcı parasitosis mi yoksa biyolojik ve psikolojik temeli olan ve hava ile bulaşıcı olan gerçek bir hastalık mı olduğu belirlenebilecektir.

Tıbbi Gizem: 9 Ağustos 2006
epidermis boyunca saplanmış bir fiberli deri lezyonu

Randy S. Wymore, Ph.D., son araştırmasında hastalardan elde edilen fiberlerin FBI' in veritabanındaki 100.000 tekstil ve benzer fiberlerin hiçbiriyle uyuşmadığını kanıtlamıştır.

Tanımlanamayan fiberler nasıl açıklanabilir? 

Deri lezyonlarıyla ilişkili bilinmeyen fiberler koenositik (aseptat), pürüssüz duvarlı, dallı, filamentöz objeler olarak tanımlanabilir. Uzamış fiberler  deri içinde büyürler ve sıklıkla topar içinde bükülmüş veya fiber yığını olarak görünürler .Birçok insan bu yığınları fiber toplarına, tüy gibi yapılara veya pamuksu topçuklara benzetmiştir. Fiberler açıkça hif benzeri yapılara sahiptir ancak yine de bilinen hif veya pseudohif tanımı kapsamına girmemktedir. Fiberler genellikle beyazdır fakat mavi,siyah ve nadiren kırmızı da görülmüştür ve bu fiberler otofloresansın yüksek dereceleride gösterilebilir ve tekstil türevli değildir. 
bu fiberler tekstil türevli değildir. Fig 3 bir çocuğun dudağındaki deri lezyonundan alınan fiberlerin otofloresan özelliği .

Bilim İnsanlarının Görüşleri

Deri altında organizmaların varlığı kesinlikle yanlış  bir inanış.
                                                                  Obermeyer, 1961

Parasitosis yanılgısı genellikle tipik olarak kendi sosyoekonomik çevrelerince marjinal olan sıklıkla istismara uğramış genç yetişkinleri  içerir  ve yaşlı yetişkinler  de ilaç kullanımıyla ilişkilendirilmemiştir. Sıklıkla derilerinin içine iplik ve benzeri diğer parçalar koyarak sözde parazit varlığını kanıtlamaya çalışıyorlar. Bu davranış  “match box sign”gibi durumların karakteristik özelliğidir.     
                                                                                                Koo & Lee, 2001, p, 286                                                                                                                                                                                                                                  

Beyaz fiber kalsit kaplı


Günümüzde, internet çağında, böylesine provakatif yalanlar kolayca yayılabiliyor, son dönemlerde Psychosomatics (vol 50, sf. 90) de yayınlanan makalede Andrew Lustig ve Kanada Akıl Sağlığı ve Rehabilitasyon Merkezi' ndeki meslektaşlarına göre Morgellons bir internet yanılgısı olabilir. "Yaygın raporlar sadece 3 yılı kapsıyor. Morgellons 300 yıldan uzun süredir uykuda bir kavram olmasıyla bir anda ortaya atılmasıyla büyük ilgi gördü." diyor Kanadalı bilim insanları.

mikroskobik alumina kayasında yeşil fiber yayılımı

Yakında daha fazla bilgi bulabileceğiz. Amerika' daki Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) Morgellons çalışmalarını sistematik olarak sürdürerek büyük yol katettiklerini bildiriyor her geçen sene. Çalışmanın hedefi hastalığın temelinde psikolojik bir temelin olup olmadığını tanımlamak. "CDC, Morgellons karşısında açık fikirli." diyor çalışmanın lideri Michele Pearson.


  

                                                   

18 Eylül 2011 Pazar

Astrobiyologlar soruyor;


"Dünya atmosferinin ne kadar yükseğinde hala yaşayabilen organizmalar bulunabilir?"

Yaşam için hayati gereksinim duyulan zorunlulukların başında biz insanlar için nefes almak gelse de asıl nokta suyun varlığı ile yaşadığımız alanın uygunluğudur ki dünya atmosferinde çok şükür ki mevcutturlar. Bununla birlikte; mikroorganizmalara konaklık eden alanlar karbon, azot, fosfor ve çeşitli iz metalleri içermeli ki bu minik canlılar hücresel bileşenlerini sentezleyebilsin. Çevremizin, aynı zamanda  bir miktar çeşitli yakıt formları sunarak bu devam eden aktivite için ihtiyaç duyulan enerjiyi sağlaması zorunludur.  (ayrıntılı bilgi burada). 

Mikroorganizmalar yerin 1.7 mil (2.7 km) altında bulunmuş olsa da, atmosferden ne kadar yükseklikte yaşayabildikleri hala net değildir. Bununla birlikte 20-30,000 feet de (yaklaşık 6-8 km) uçaklar ile kuşların kazaları olmaktadır ve tahminen dikey atmosferik hareket ile 50.000 feete kadar (15 km) bir şekilde de mikroorganizmalar taşınabilir. İlginç olan, SOFIA projesinin belki de yörüngedeki yaşam süresinin araştırılmasındaki en  yakın bilgilere ulaşabildiğinin gözlenmeye başlaması. SOFIA (the Stratospheric Observatory for Infrared Astronomy),bir Boeing 747SP aircraft 2.5 metre yansıtıcı teleskop yerleştirilerek modifiye edilmiş ve bu onu dünyadaki en büyük astronomik hava gözlemcisi yapmıştır. Uçak yerden 41,000 feet yükseklikte ortalama bir hızla gitmektedir, aşağı kısımlarda atmosferce farklı bir şekilde absorbe edilen gelen infrared enerjisinin gözlemlenmesini sağlar (Daha ayrıntılı bilgi için SOFIA project ).

NOT: 1 Inch = 2.54 cm, 1 Feet = 30.48 cm, 1 Feet = 12 Inch 
1 metre= 3.28083989501 feet, = 100 cm.

Son yıllarda yapılan en büyük keşiflerden biri olan UV ışınlarına dayanıklı yıldız tozlarından salındığı düşünülen dünyadışı bakteri türlerinin (makale burada.) ve birçok ilginç organizmanın birbir ortaya çıktığını düşünürsek   görünüşe bakılırsa nereye gidersek gidelim yaşam bir şekilde devam ediyor ve daha zorlu koşullar  bile nasılsa dünya dışı formların yaşama şansını arttırıyor (ayrıntılı bilgi burada.).


17 Eylül 2011 Cumartesi

İnsan beyni gizli kalmış süper güçlere mi sahip?

Unutmak ya da unutmamak işte bütün mesele bu. Sheakespeare gibi söylemesek de bilim insanları unutmanın sinirsel süreci ile ilgili tartışadursun; bir noktada birleştikleri konu neden ortalama bir insan beyninin görünüşte gereksiz görülen detayları fark edebilmek gibi bir yeteneğe sahip olabilmesiydi. Neden ortalama bir insan geniş bir hafızaya sahip olamıyorken, evrimsel süreç birçoğumuzun konu ile ilgili tüm gerçeklere odaklanmamızı sağlayabiliyor? 

Dünya üzerindeki en inanılmaz zihinlerin bazıları normal insanlardan farklı olarak bu filtre yeteneğinden yoksun, veya belki de bir savant (savant nedir? burada) olduğunu söylemek daha doğru olur, alakasız görünen bir nesne veya bir durum aslında bizim fark edemediğimiz bir şekilde konunun anafikri olabilir onlar için ve bu yüzden inanılmazlar. Her nasılsa beyinleri inanılmaz bilgi yüküyle depolanıyor ve hatta tamamen değişik yollarla farklı algılayarak ve olayları veya nesneleri ilişkilendirerek bizim fark edemediğimiz hatta gereksiz dediğimiz bu bilgiye erişebiliyorlar.

Stephen Wiltshire otistik (otistik nedir? burada) bir savant olarak düşünülebilir. O, kesinlikle "süper güç" denilebilecek bir yeteneğe sahip. "İnsan kamera" olarak tabir edilen Wiltshire' ın, karmaşık yapıların, binaların ve hatta manzaraların birebir kopyasını çizmek gibi sinir bozucu bir yeteneği var. Neredeyse gözlerinin önündeki her şeyi sadece küçük bir bakış ardından! Not almadan veya karalama yapmadan, Wiltshire yüksek bir gökdelene baktığında ne gördüyse pencerelerinin sayısını tam olarak çizimlerinde gösterebiliyor. Stephen' ın Roma' yı çizdiği videoyu izlediğinizde neredeyse NBC' nin popüler TV dizisi Heroes' un bir karakteri gibi görünüyor: süper insan yetenekleriyle doğmak. Diğer birçok savant gibi Wiltsihire' ın beyni hala bir giz. İlk kelimeleri olan "kalem" ve "kağıt" ı beş yaşına kadar söyleyemeyen Wiltshire gibi savantlar sanki başka bir dünyadan gelmiş gibi. 

Hayal edin: Dünya üzerindeki en zor dillerinden biri olan İzlandaca' yı sadece 7 günde öğrenebildiğinizi düşünün. Tanınmış savantlardan biri olan Daniel Tammet için bu çocuk oyuncağı. Peki nedir onun bu yeteneği? İşte onun bu sıra dışı yeteneğinin kaynağı sinestezi (bilim ve teknik dergisi yazıları burada)  ile ilişkili. O doku, şekil ve renk açısından numaraları hissediyor. Bazı bilim insanları Tammet' ın küçükken geçirdiği ve şimdilerde neredeyse bitmiş olan epileptik (başka bir yazı da burada) nöbetlerinin bir şekilde tüm insanların doğasında olabilecek olağanüstü bu yeteneğinin anahtarı olabileceğine inanıyor.

Yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde sıradışı yetenekler geliştiren bireyler görmek mümkün. Şiddetli bir beyin travmasıyla örneğin. Beyin ameliyatı geçirmiş bir hastanın ameliyatından önce sağ elini kullanıyorken ameliyatının ardından iki elini de aktif olarak kullanmaya başladığı gözlemler arasında yer alabiliyor. Alonzo Clemons' un ise, olağanüstü bir yetenek geliştirmesi, çocukken geçirdiği ciddi kafa yaralanmasıyla su yüzüne çıkıyor. (başka bir makale de burada) Kısa süre içinde gördüğü imgeleri -TV de bir anlık gördüğü bir sahne veya bir hayvanı- 20 dakikadan az bir sürede 3 boyutlu olarak tam doğrulukta yontarak kopyasını yapabiliyor. Yaptığı heykel her açıdan doğru düzgün ve her detayıyla kaslarına varıncaya kadar görülebiliyor. 

Benzer olarak Orlando Serrell' da alışılmadık yeteneklerine başının sol tarafına beyzbol sopasıyla aldığı darbe sonucu 17 Ağustos 1979' a kadar sahip değildi. O zamanlar 10 yaşındaydı. Serrell uzun süre şiddetli baş ağrılarından şikayetçiyken baş ağrılarının kesilmesiyle açıklanamaz bir şekilde şaşırtıcı karmaşıklıktaki tarihsel hesaplamaları yapabiliyordu. Ayrıca başına darbe aldığı güne kadarki her şeyi en ufak detayı bile örneğin; havanın nasıl olduğunu veya nerede olduğunu hatırlayabiliyordu.

Böyle vakalar nedeniyle bilim adamları çok yönlü üstün yetenekleri ifade etmek için varolan potansiyelin evrensel bir özellik olabileceğine inanıyor fakat normal işleyen bir zihin tarafından da gizlenmiş olabileceğini söylüyorlar. Bazı savantların vakalarında inanılan, beyindeki hasarın bir şekilde normal işleyişi bozduğu veya engellediği böylece bunun olağanüstü yetenek ve davranışların ortaya çıkmasını sağladığını söylüyorlar. 

Birbirinden bağımsız birçok araştırmacı "engelli" birçok bireyin çok az anlaşılmış bu fenomen nedeniyle aynı zamanda çeşitli açılardan "üstün yetenekli" olabildiklerini söylüyorlar. Sydney Üniversitesi bilinç uzmanı ve Bilinç Merkezi direktörü Allan Snyder için kesin olan; tüm insanların bu saklı kalmış üstün yeteneklere sahip olduğu ancak sadece bir kısmının, önceliği olan beyin fonksiyonlarının arızaları yoluyla açığa çıkabildiği. "Onların yapabildiği ama bizim anlamaya çalıştığımız bu fenomen istisnai durumlardır yine de ayrıcalıklı zihin yollarına sahip oldukları da bir gerçek." diyerek açıklıyor Snyder.

Bir şekilde hepimiz gizli kalmış süper yeteneklere sahipsek bu yeteneğimizi kalıcı veya en azından periyodik olarak normal beyin fonksiyonlarımızı tehlikeye sokmadan harekete geçirmek mümkün olabilir mi?  "Belki" diyor gönüllülerinin frontal temporal lobunun işlevini geçici olarak transkraniyal manyetik uyarım yoluyla durduran Avustralyalı bilim insanı. Yapılan deneylerde tarih hesaplamalarında, tarihsel olaylarla ilgili günlerin hatırlanmasında ve diğer sanatsal yeteneklerde hızlı bir gelişme gözlenmesine rağmen bilim insanları, insanların tümüyle sahip olabileceği gizli kalmış yeteneklerin hepsini şimdilik bilemiyor. 

20 yaş dişi çıkmayan insan artık Descartes' ın dediği gibi "düşündüğünün üzerine düşünebilen insan" yani Homo sapiens sapiens değil o artık "modern insan" ve neden olmasın; şu an için bilim insanlarının öngördüğü senaryo gelişmekte olan nörolojik çalışmalarla bir gün "sıradan" insan kendi zihninin gizli kalmış güçlerini açığa çıkarabilecek ve böylece hepimiz içindeki potansiyel "süper insan" ın doğmasına izin vereceğiz.

16 Eylül 2011 Cuma

"Tanrıyı oynamak"- insan yapımı yaşamın finalinde bilim adamları

SENTETİK BİYOLOJİ... ve İLERİSİ... SINIR KALKIYOR MU? ... 



“…if ever there were a science guaranteed to cause public alarm and outrage, this is it. Compared with conventional biotechnology and genetic engineering, the risks involved in synthetic biology are far scarier.”                                                                                                                                                                                                                                                – Philip Ball, consultant editor for Nature


İnsan genom analizinin özel bir kısmına önderlik etmiş olan Dr Craig Venter, (the guardian gazetesinden daha fazla bilgi burada.) yıllardır insan yapımı organizma üretme üzerine çalışmalarda bulunuyor. Dediğine göre; şirketi olan Synthetic Genomics Inc, dünyanın ilk özgür yaşayan yapay canlısını yaratma yolculuğunu neredeye tamamlamak üzere. Venter' a göre, kendi laboratuvarında insan yapımı yaşamın ortaya çıkmasından sadece birkaç hafta gerideler. “Hayata karşı kavramsal bakış açımızı değiştiren, insan hayatındaki önemli kilometre taşlarından biri olacak.". Diğerleri Venter'ın işini daha az umut verici görüyorlar ve tehlikeli olabileceğini söylüyorlar.  Bu tip bir teknolojiyle Tanrı'yı oynamak tehlikeli sonuçlar doğurabilir, kazayla ya da bilinçli olarak doğaya bırakılacak tehlikeli organizmalar geri dönüşsüz sonuçlara neden olabilir. Kontrol ölçütleri önerildiğinden beri sentetik yaşam alanında çok yönlü bir ilerleme kaydedilemedi. DNA sekanslarına- ki silah olarak kullanılabilir- yazılım kullanılarak para karşılığı ışık tutmak buna örnek sayılabilir. İzleyenler büyük bir kumar oynandığını ve bilimin kötü amaçlı kullanımının bir adım gerisinde olduklarını söylüyorlar.

Yapay biyoloji kontrol altında tutulup uygun olarak izlense bile ki baz söylemler imkansız olduğunu gösteriyor aktivistler ve araştırmacılar teknolojinin sadece ticari oyuna kilitli kalabileceğinden endişe duyuyorlar. Synthetic Genomics Inc, etanol veya hidrojenle yakıt üretecek sentetik mikropların tartışmaya yol açan patentlerini sıraya koydular ve katılanların çok para kazandığı bile muhtemeldir. World Intellectual Property Organization (WIPO) 100 ülkeden fazla yerde ismi duyulmuş tekel patentleri bulmaya çalışan enstitüde uluslararası başvurular hala sıradalar. J Craig Venter Enstitüsünün US patent başvurusunda başlıca genler ve bu genleri kullanarak kendi başına büyüyebilen ve replikasyon yapabilen sentetik organizmalar üzerinde özel hak iddia etmektedirler. 

Haziranın başlarında, ETC Grubu, biyoteknoloji gelişmelerini yakından takip eden Kanada kökenli kanuna aykırı veya umuma zararlı hareketlere karşı tetikte olan itiraz organizasyonu a watchdog organizasyonu, Venter' ın patent başvurusuna karşı bir kampanya başlattı. Patent ofislerinden yaşam formları üzerine olan başvuruların reddi talebinde bulundular. ETC’den Jim Thomas, Venter' ın şirketinin sentetik biyolojinin “Microbesoft” u olmaya adaydır demiştir. 

Şirket enerji devi BP PLC ile dünya yüzeyinin altındaki kömür ve yağ yataklarının temiz yakıta dönüştürülmesini doğal yollarla sağlayabilecek mikropların tanınmasını ve değiştirilmesini kapsayan anlaşmasını 13 Haziran' da duyurdu. Mikroorganizmaların U.S içindeki tüm yakıt ihtiyacını sağlayabilecek potansiyele sahip olduklarını belirten Venter: "Gen kralından yağ kralına dönüştüğüm konusunda şaka yaptım.", dediğinde hiç kimse onun şaka yaptığını düşünmüyordu. Çalışmalarına saldırılar olmasını beklediğin söyleyen Venter: "...patentler öfkeli kelimeler ve insanlar sentetik organizmalardan korkuyorlar." diyerek devam etmiştir. Söylediğine göre araştırmaları sadece buzdağının görünen kısmı ve gelecekte olasılıklar bu tip mikropların kirliliğe çare olabileceğini veya patlayıcı tespitinde kullanilabileceğini gösteriyor. Gerçekten teknoloji yeryüzünün en büyük problemlerinden bazılarında yararlı çözümler sağlayabilir ve Venter bir panelde biyoetik uzmanlarını, din liderlerini ve bu alanda çalışmaları olan biyomücadele uzmanlarını bir araya toplayarak onur kazanabilir. Bu özel grubun ortak kararı araştırmaların durmaması ancak sentetik organizmaların kesinlikle kontrol edilebilir olmasıdır. Venter' a göre çevre grupları bu iş için savaşmamalılar aksine aslında kömür ve yağ yakımına alternatif sağlamalarından ötürü bu konuda inanılmaz mutlu olmalılar. Çok azı bu tip işte iyi geri dönüşün olmadığı konusunda tartışma içinde fakat uzmanlar muhtemel olumsuz sonuçların gözardı edilmemesinde de kesin olarak uyarıyorlar.

 Pensilvanya Üniversitesi Biyoetik Merkezi direktörü olan Arthur L. Caplan; "...yeni hayat yaratırken Tanrıyı oynamamalısınız, bu bizim kendimizi nasıl gördüğümüzden bu yana devrimci bir kinaye taşıyor. Yaşamı sentezleyebildiğimizde, bu canlı olma kanısını daha az önemli yapar ve toplumda sentetik biyologların nereye varacağını bilmeden doğayı kendi amaçları doğrultusunda yönlendirmeleriyle ilgili bir kanı var, kibirli bilimadamları var ve dostumuz Venter' da belki de onlardan biridir." diyerek endişelerini dile getirmiştir. Fakat Venter' ın sentetik biyoloji alanında birçok rakibi de bulunmakta. Amyris Biyoteknolojileri bakteri veya maya genlerinin kombinasyonlarını kullanarak biyoyakıt ve antimalaria (sıtmaya karşı) ilaçları yapmaktalar. Cambridge 'deki Codon Devices Inc.' de (bir diğer haber de burada) diğer ürünler arasında sentetik DNA strandlerinin satışı ortaya çıkmıştır. Madison Wisconsin' deki EraGen Biyobilimler doğada bulunmayan temel yapı bloklarından DNA yaratarak yaşamın yeni formlarına kapı açılmasına destek olmaktadır diyerek Business Newsweek' e konu olmuştur. The Newyorker 'ın yazısı ise burada. Bu araştırma sadece buzdağının görünen kısmı. Gelecekteki olasılıklar oluşturulabilen canlılarla kirlilikle mücadeleyi veya patlayıcı tespitinde kullanılabileceklerini içeriyor. Venter yeni organizmalar yaratmanın milyarlar ve tirilyonlara değer olduğunu öngördüğünü açıklamıştır .

makalesi burada.
Dr. Venter' ın takımı bakteriye entegre edilebilecek minimal genoma sahip bir organizma yapmayı planlıyorlardı makale burada. Mycoplasma genitalium bakterisinden tek tek genlerin çıkarılmasıyla kontrollü çevresinde üreyebilen replike olabilen bu belirli organizma için ihtiyaç duyduğu minimum gen sayısını teşhis ettiler. 482 genden 101 ini bakteriyi öldürmeden çıkartmayı başararak 381' inin replikasyon için gerekli olduğunu gösterdiler (makale burada). Fakat tepeden tırnağa insan yapımı bir canlı oluşturmak sadece minimal genomdan fazlasına ihtiyaç duyuyor. Örneğin, genlere birşeyler yaptırabilmek için genleri mrna ve proteinlere dönüştürecek kimyasalların olması zorunludur. Dünyanın dört bir yanındaki bilim adamları yıllardır kendi başına yaşayabilen sentetik organizma konusuyla  uğraşıyorlar. Dr. Venter (ilgili video burada. ) ilk olarak sentetik yaşam formları oluşturma konusundaki çalışmalarını 1999 da Kaliforniya' daki konferansta açıkladı. 
makalesi burada.

Avrupa Birliği Komisyonu' nun sentetik biyoloji ile ilgili raporu burada. Üniversite çalışmalarından bir örnek de burada. ETC grubunun sentetik biyoloji raporu ise burada.

15 Eylül 2011 Perşembe

2.Reoviridae: Reoviridae; 65-80 nm büyüklüğünde, iki ikozahedral kapsid örtülü, zarfsız, parçalı, farklı çift sarmallı doğrusal RNA içeren virüslerdir. Virion için RNA’ya bağımlı RNA polimeraz enzimi içerirler. Antijenik özellikleri benzemeyen altı cins içerir.

İlk kez solunum ve sindirim kanallarında saptanmış olmaları ve insanlarda hastalık yapmaları nedeniyle Respiratory-Enteric-Orphan (Solunumsal-Sindirimsel-Kimsesiz) sözcüklerinin birleştirilmesiyle isimlendirilmiştir. Reovirüslerde alışılmışın dışındaki çift sarmallı RNA yapıları yüzünden birbirinden çok farklı çoğalabilme özelliğine sahip üç sınıfa ayrılırlar. Eşletilmesi en çok çalışılan gruplardan biri olan Reovirüsler adsorbsiyon ve penetrasyondan sonra lizozomlar ile birleşir. Lizozomların proteolitik enzimleri kapsidlerin proteinlerini eriterek viral RNA’yı ortama bırakmadan subviral bir partikül oluşturur. Oluşturdukları subrival partikül, viral çekirdekten daha büyüktür. Virion RNA’sı mRNA görevi yapmaz ve tek sarmallı bir mRNA oluşturmak üzere kopyalanır. Bu işlem tamamen subviralpartikülün içinde olur. Bu partikül soyulma işlemi tamamlandıktan sonra lizozamda ayrılır ve mRNA çekirdek partikülünün içinde bulunan virionla ilişkili bir transkriptaz aracılığıyla yapılır. Yeni sentezlenmiş artı sarmallı RNA’ların yaklaşık %75’i poliribozomlarla birleşerek protein sentezinde kullanılırlar. Geri kalan artı sarmallı RNA, çift negatif sarmallı virion RNA’larına dönüştürülürler. Bu koruyucu ve eşi olmayan sentez mekanizması, çift sarmallı DNA sentezinin tam tersidir.


Orthoreovirüs, Orbivirüs ve Rotavirüs önemli cinsleridir. Orthoreovirüsler doğada yaygındır. Tüm memelilerde bunlara karşı antikor bulunur.

Rotavirüslerin tek bir immunolojik grubu vardır. Ama insan patojeni sıklıkla bebeklerde ishale neden olan bu virüslerdir. Enfeksiyon, bebeklerin hastane bakımına alınmasına neden olan ciddi hastalıkların neredeyse yarısından sorumludur. Özellikle sonbahar, kış aylarında yaygındır. (Aşağıdaki şekilde bir rotavirüsün genomuyla ilişkili yapısını görebiliriz.)

Orbivirüsler; Colorado Kene Ateşi Virüsü, insanda hastalık yapan tek cins virüstür. Birleşik Devletlerde ki tek kene kaynaklı viral hastalıktır. Özellikle Birleşik Devletlerin batı bölgesinde ortaya çıkar ve Dermacentor andersoni türü keneyle ilişkilidir.

Bir enfeksiyon öncesi ve sonrası rotavirüs. (değişik görseller için).


4 Eylül 2011 Pazar

Uzun bir aradan sonra kaldığımız yerden devam...Haydi bakalım.. RNA Virüsleri :)

RNA VİRÜSLERİ (taksonomi merakı için ayrıca başka bir web bağlantısı)

1. Picornaviridae : En küçük RNA virüsleridir. 25-30 nm büyüklüğünde, doğrusal tek iplikçikli, çıplak kapsidli, bölmesiz genoma sahip, artı sarmallı, ikozahedral simetrili RNA virüsleridir. Lipid çözücüleri dirençlidir. Picorna adı “pico küçük ve RNA içeren sözcüklerinden türetilmiştir. İnsanlarda ağır döküntülü enfeksiyonlar ve soğuk algınlığı tarzında hastalık yapar. 4 cinstir: Enterovirüs, Rhinovirüs, Cardiovirüs, Aphtovirüslerdir. İnsan için önemli olan ilk ikisidir. Eşletilmeleri tamamen konak hücre sitoplazmasında gerçekleşir. Hücresel RNA sentezi baskılayıcılarına dirençlidir. Soyulmadan sonraki ilk biyokimyasal olay, + sarmallı RNA’dan protein sentezinin başlatılmasıdır. Viral proteinler tek bir poliprotein olarak okunurlar. Daha sonra bu poliprotein ayrı ayrı viral proteinlere parçalanır. Kapsitler stoplazmada bir araya gelir ve içleri doldurulur. Virionlar enfekte hücrenin parçalanmasıyla salınır. Polyovirüsler enterovirüs olmakla birlikte tüm dünyada yaygın olarak bulunur ve hijyen koşulları kötü olan ve nüfusu yoğun olan bölgelerde hızla yayılırlar. İnsanlar bilinen tek doğal konaklardır ve virüsler ancak seçilmiş primat hücrelerine absorbe olarak bu hücrelerde de çoğalabilirler. Dünyada diğer yaygın bir diğer virüs coxsackievirüs; aile içinde ve kapalı topluluklarda çok bulaşıcıdır. Ağız, burun içinden girerek yerel çoğalma gösterirler ve polyovirüslerde olduğu gibi çoğalırlar. Rhinovirüsler genellikle soğuk algınlığı olarak tanımlanan bir grup akut ateşsiz üst solunum yolu hastalığı ile ilişkilidir. 


Dayanıklılık açısından enterovirüslerden çok farklıdırlar. Bunlar düşük PH’da çok dayanıksız olup 3-5 pH düzeylerinde hemen inaktif olurlar. Alışılmamış biçimde 50oC’ye iyi bir şekilde dayanırlar ve sezyum klorit içinde, diğer picornavirüslerden daha yüksek bir buyandansiteye (sıvıların kaldırması; buoyancy force: kaldırma kuvveti) sahiptirler. Rhinovirüsler, çoğalma gösterdikleri primat tipine göre iki büyük gruba ayrılırlar.

-H grubu virüsler, başta birincil insan embriyo hücreleri olmak üzere, kısıtlı sayıda diploid hücre tipinde ve He-La hücrelerinin ( 1952' de isminin ilk harfleri H ve L olan Afro Amerikalı bir hastanın uterusunun baş bölgesinde oluşan kanserli dokudan yapılmış olan ve hala devam eden insan epitel hücreleri soyu. Detaylı bilgi için; http://www.madsci.org/posts/archives/may97/860431113.Cb.r.html http://scienceblogs.com/laelaps/2010/02/book_review_the_immortal_life.php )
-M grubu virüsler, birincil Rhesus maymun böbreği hücrelerinde, insan embriyonik böbrek hücrelerinde ve çeşitli sürekli insan hücrelerinde çoğalırlar ve sitopatik değişiklikler oluştururlar. 



Rhinovirüsler  çoğalmak için ve maksimal çoğalma göstermeleri ve birincil izolasyonları için 33oC’lik bir inkübasyon ısısına ihtiyaç duyarlar. Bu yönleriyle enterovirüslerden ayrılırlar. 37oC’lik üzerindeki dereceler eşletilme geç basamaklarından birini durdurur. İnsanlarda enfeksiyonlar solunum yolunda sınırlı kalmaktadır. Hastalık basit soğuk algınlığı semptomları gibi seyreder.


Picornaviridae görüldüğü gibi geniş bir aile bireyine sahip. Nasıl çoğalırdetay özellikleri nelerdir bunları daha ileride açıklayacağım. Şimdilik belirli makalelerle özellikle virüslerle ilgili güzel sitelerin de araştırmasını yaparak geniş bir perspektiften bakıp özet geçtim. Bu dediğim bilgileri kelimelere dağıtarak vermeyi uygun gördüm. Bu paragraftaki kelimelerin bağlı olduğu sitelerde kaybolabilirsiniz. Gelecek virüsümüz; Reoviridae ailesi. Virüs isimleri aileleri bireyleri akıl karıştırmasın internette her türlü bilgiye ulaşılabilir ancak doğruluğu saygın siteleri okuyarak anlaşılır burada vermeye çalıştığım bilgilerin hepsi çok özel ve bilgi dolu sitelerin karmasıdır. Uzun yılların birikimi ve araştırmasıdır. İyi okumalar....

NOT: makaleleri daha sonraki yazımda rapor şeklinde sunacağım için sadece virüslerin genel bilgilerini yazmakla yetindim. Sadece bunlar bile inanılmaz bilgi deposu. Sağlam bilgi temelleriyle ancak ve ancak katlar çıkılabilir. Sağlıkla kalın.