5 Haziran 2011 Pazar
Virüs vs. Bakteri... Binyıl Savaşları... Biyolojik Savaş...
Son yıllarda insanların geçmişte olmadığı kadar sağlıklarıyla ilgili şikayetleri artar oldu. Hatırlarım ne anneannem ne dedem ne babaannem ne de onların büyükleri grip nezle gibi hastalıklara yakalanmazlardı iyi beslenirlerdi herşeyi yerlerdi tereyağı yeme yumurta kolesteroldür gibi cümleleri hiç hatırlamam sonra ne olduysa 80 ler 90 lar civarı genetiği değiştirilen organizmalardan tutun da yapay biyoloji sentetik canlılar morgellons virüsler bakteriler sanki savaşa girmişiz gibi mikro dünya makro dünyaya karşı ne büyük çelişki.... Sadece biz de değil kuşlar domuzlar köpekler hepsine birden mikro dünyanın askerleri savaş açtılar aslında açtırıldılar mı demeliyim bilemiyorum. İşte böyle başlayan bir harekatın ardından dün duyduğum cümle beni biraz endişelendirdi çünkü bu kadar senedir halk ile bilim adamlarını birbirine bağlayan medya büyük bir hata yaptı dışarıdan küçük görünen...
Son birkaç haftadır haberlerde boy gösteren EHEC denilen olgunun yani enterohemorajik Esherichia coli (okunuşu Eşerişiya koli) bakterisinin virüs şeklinde geçmesi tarifi garip hisler uyandırdı. Yani bu kadar senelik biyoloji eğitimini geride bıraktım haberlerde kuş gribinden HIV' ye kadar çokça bilim adamları virüs ile bakterinin hatta mantarın farkını anlatırken hala bizim kanallarımız kendini geliştirmeyip öylesine haber okuyup çeviriyor görünüyor. Yani bilinçli bilinçsizlik... Cahilliğin en kötüsü... Bildiğini sanıp bilmemek... Bu yüzden bu farkındalıkla bir araştırma yaptım ve bir internet adresinde bunu farkedenin sadece ben olmadığımı görünce buruk bir mutluluk duydum en azından halkımızın bir kısmı da olsa hala farkedebiliyor bu sorunu.
Şimdi kısaca bu ölümcül bakterimizi tanıyalım: Salgınımızın kaynağı patojenik bir bakterinin Esherichia coli suşu. (patojen: genellikle çok hücreli organizmaların hücre bütünlüğünü, fonksiyonunu bozarak, hastalığa neden olan her türlü organizmadır. Köken itibariyle eski Yunanca dilindeki "pathos" ve genesis kelimelerinin birleşimidir ki pathos: acı, genesis: oluşma anlamına gelmektedir; suş: bilinen 3 farklı kullanımı olsa da sıklıkla karşımıza çıkan mikrobiyoloji alanındaki kullanımıdır yani ; bir virüs veya bakteri gibi bir organizmanın farklı alt türlerinin aralarında genetik farklılıklar bulunduran gruplarıdır farklı suşların EHEC de olduğu gibi ilaçlara veya dış etkenlere dayanıklılığı gibi özellikleri farklı olabilir, ingilizcesi "strain" olarak geçer ve bazen çevrilmeden strain olarak da karşımıza çıkarsa şaşırmayalım.). Aslında E.coli en sık karşılaşılan bakteri türlerinden biridir ve Almanya' da ortaya çıkan bu durum yine bir ilk değil sadece oranlarının artması ve dirençli oluşuyla imkanları çok zorluyor olması mutasyona uğramış olabileceği ihtimalini akıllara getiriyor. Enterohemorajik E. coli (EHEC) suşları enteropatojenik özellikler taşırken bir yandan da Şiga toksinleri salgılarlar. En sık karşılaşılanı O157: H7 suşudur ve neden olduğu hastalık hemorajik kolit' dir. Az sulu, bol kanlı ve mukuslu ishale neden olur. E. coli O157:H7, 1982' de gıdadan saptanmıştır. Hastalık, ABD, Kanada, İngiltere, Japonya, Avrupa ve Afrika’da görülmüş ve birçok insan yaşamını kaybetmiştir. Mayıs 2011 sonunda Almanya’da etkenle bulaşık salatalık tüketimine bağlı olarak ortaya çıkmış ve 29 Mayıs itibarıyle 11 kişinin hayatını kaybettiği bildirilmiştir. Yapılan çalışmalar sonucunda Almanya’nın kuzeyinde görülen EHEC epidemisine neden olan etkenin E. coli O104 serotipi olduğu açıklanmıştır. E. coli O104 serotipi 1994 yılında Amerika’da Montana’da ve 2005 yılında Güney Kore’de görülmüştür.
Genelde E. coli kısaltması ile veya koli basili olarak bilinen Escherichia coli , memeli canlıların kalın bağırsağında yaşayan faydalı bakteri türlerinden biridir ancak normal koşullarda bağırsakta yaşadığı için, E. coli 'nin çevresel sularda varlığı kirlenme belirtisidir.
E. coli, pediyatrist (çocuk doktoru) ve bakteriyolog olan Theodor Escherich tarafından bebek dışkılarında bulunmuştur; coli, "kalın bağırsaktan" demektir. E. coli, bakteri biyolojisi çalışmalarında en sık çalışılan rol model olmuştur. CDC (Central Disease Center) aslında E. coli normal koşullarda yaşadığı bağırsak florasında zararsızken suları kontamine ediyor olması nedeniyle biraz karmaşık olduğunu hatta mikrobiyologları bile şaşırttığını söylüyor. Şekil itibariyle çubuğa benzer; boyutları 1-2 µm uzunluğunda ve 0.1-0.5 µm çapındadır.
E. coli Gram negatif bir bakteri olduğu için endospor oluşturmaz,pastörizasyon veya kaynatma ile ölür. Memeli hayvanların bağırsaklarında büyümeye adapte olmuş olduğu için en iyi vücut sıcaklığında çoğalır. Yani öncelikle Gram negatif boyama nedir ona bir bakalım; kısaca bakterinin kimliğinin tespiti için uygulanan ilk adım diyebiliriz. Kültüre alma işleminin günlerce sürebildiği durumlarda bu boyama tekniği ile hızlıca yapı hakkında bilgi alabiliriz. Gram boyama, bakterilerin hücre duvarlarının kimyasal ve fiziksel özlelliklerine göre ayırmak için kullanılan yöntemdir. Bakteri ya Gram pozitiftir ya da Gram negatiftir. İsmi ise bulan kişiyle ilintilidir; Hans Christian Gram 1884' te iki bakteriyi ayırd edebilmek için geliştirmiştir: Streptococcus pneumoniae ile Klebsiella pneumoniae.
Gram-negatif bakteriler boyama prosedürü sırasında kristal boyasını tutmayan bakterilerdir. Gram-pozitiflerse alkolle yıkandıktan sonra mavi rengi tutmaya devam ederlerken, Gram-negatif bakteriler mavi renklerini kaybederler. Kristal viyoleden sonra bir karşı boya eklenir ve bu boya Gram-negatif bakterileri kırmızı-pembe renge boyar. Bu test, hücre duvarlarının yapısına göre çok farklı olan iki bakteri tipini ayırmakta çok faydalı bir yöntemdir.
Gram-negatif bakterilerin pek çoğu patojendir. Yani, insanlarda hastalık yaparlar. Bu durum , Gram-negatif hücre duvarının bazı özelliklerinden, LPS (Lipopolisakkarit) içeriğinden kaynaklanmaktadır. LPS'ler endotoksinlerdir yani bakteri tarafından salgılanmazlar ancak bakterinin parçalanması durumunda ortama salınan, onun yapısal bileşenleridir. Endotoksinler ile enterotoksinler ( sindirim kanalı mukozasını etkileyerek bulantı kusmaya neden olan bakteri toksinleri) karıştırılmamalıdır.
Tüm bunların ardından bizim suşumuzun oluşturduğu rahatsızlara gelirsek HUS yani hemolitik üremik sendrom. HUS bağışıklık sisteminin EHEC hücrelerine aşırı tepki vermesi nedeniyle oluşuyor ve EHEC tarafından üretilen Şiga toksinleri bağışıklık sisteminin aşırı çalışmasına neden oluyor bu sistemin biyokimyasal sistem parçaları canlıdan patojenlerin temizlenmesi göreviyle çalışrken bağışıklık sisteminin diğer hücrelerince yokedilecek patojenler saldırıya uğratılır aslında ancak bu durumda bu sistemin EHEC nedeniyle aşırı çalışması birçok dokuya zarar veriyor hatta ilk olarak böbrekler hasar görüyor bu da en ölümcül sonuçlara neden oluyor. Hemorajik kolitiste semptomlar kramplı karın ağrıları ile aniden başlar ve bunu 24 saat içinde başlangıçta sulu, daha sonra yoğun kanlı diyarenin izlediği 2-9 gün seyreden bir tablo takip eder. Eğer 6-10 gün içerisinde iyileşme görülmezse infeksiyon ekstra-intestinal komplikasyonlardan hemolitik üremik sendroma yol açar.
Almanya bir ilacı konuşuyor ancak klinik testleri atlandığından ileriki sonuçları bilinmiyor şimdilik işe yaradığı söylense de ve salgın sonrası 8 hasta tedavi edilse de ilaç Almanya' ya pahalı da olsa firma tarafından parasız dağıtılacak olsa da salgının boyutları ve Almanya dışındaki varlığı göz korkutmaya devam ediyor.
Virüs vs. Bakteri demiştim. Virüslerle ilgili bilgiler bundan sonraki yazımda... Hastalıksız sağlıklı günler....
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder